Ey Oğul!
Önce kendini düzelt ;
Önce kendi nefsine öğüt ver, kendi nefsim düzelt. Sonra da
başkalarına öğüt ver, başkalarını düzeltmeye çalış. Sana önce kendi nefsinin
özelliklerini, kendi nefsinin ne durumda olduğunu bilmen lazım. Kendinde ıslaha
muhtaç bir hal var oldukça başkalarını düzeltmeye, başkalarına öğüt vermeye
kalkışma. Eğer kendinde ıslaha muhtaç bir hal bulunduğu halde bunu bırakır da
başkasının ıslahına kalkışırsan yazık sana!
Başkalarını nasıl ve hangi hallerde kurtarabileceğini
bilirsin. Sen kendin kör isen, bir başkasının elinden tutup nasıl bir yere
götürebilirsin? Gözleri görmeyen birisinin bir başkasının elinden tutup bir
yere götürmesi mümkün olmadığı gibi, kendi nefsini ıslah etmemiş birisinin de
başkalarını irşat edip Allah'a götürmesi mümkün değildir. Ancak kendi gözleri
gören kişi başkalarını bir yerden bir yere götürebilir.
Denize düşen ve yüzme bilmeyen birisini ancak mahir yüzücü
olan birisi kurtarabilir. Aynen bunun gibi, Allah'a insanları ancak Onu tanıyan
birisi götürebilir. Allah'ı tanımayan kişiye gelince, Ona giden yolda bu kişi
insanlara nasıl rehberlik edebilir ki?
Sana Allah'ın tasarrufundan bahsetme ihtiyacını duymuyorum.
Sen Onu seversin, amellerini sırf Onun rızası için yaparsın. Asla Ondan başkası
için yapmazsın. Ondan korkarsın, Ondan başkasından asla korkmazsın.
Ey Oğul!
Takvaya sarıl ;
Sana takva gerek. Takvaya sarıl, muttaki ol. Sana şeriat
gerek, şeriatın esaslarına sarıl. Nefse, şehevî arzulara, şeytana ve kötü
kişilere muhalefet etmeli ve onlara uymamalısın. Mü'min kişi bu hususlarda
devamlı cihat halindedir. Öyle ki, başından miğferi hiç eksik olmaz, kılıcı
asla kınına girmez, atının sırtı hiç eğersiz kalmaz. Uykuyu bile hak
erenlerinin uyuduğu niyetle uyur. Hak erenleri düşmana galip gelebilmek için
zindelik kazanmak maksadıyla uyurlar. İhtiyaç dolayısıyla yemek yerler. Ancak
zaruret halinde konuşurlar. Mecbur kalmadıkça âdetleri dilsizlik ve sükûttur.
Onları ancak Allah'ın takdiri konuşturur. Bu dünyada onların dilini Allah
hareket ettirir, konuşturur. Tıpkı yarın Kıyamet gününde organlarını
konuşturacağı gibi...
Ey Oğul!
Allah'ı daima görür gibi ol
Yalnızlık anlarında öyle bir takvaya ihtiyacın var ve öyle
bir takvaya sahip olmalısın ki, seni günahlardan ve günaha sürükleyecek
kaymalardan alıkoysun. Öyle bir murakabeye ihtiyacın var, öyle bir murakebeye
sahip olmalısın ki, Allah'ın daima seni görmekte olduğunu sana hatırlatsın.
İşte sen yalnızlık anlarında böyle olmaya muhtaçsın, mecbursun. Bundan başka,
nefis, heva ve şeytanla savaşmaya muhtaçsın.
Ey Oğul!
Gönülleri Hakka davet et ;
Büyük insanları yıkıp mahveden küçük hatalar, sürçmeler ve
kaymalardır. Zahitleri mahveden nefsanî ihtiraslardır. Hak erenlerini mahveden
yalnızlık anlarındaki kötü düşünceler, hatıra gelen kötü fikirlerdir.
Sıddıkları mahveden bir anlık kötülüktür. Onların bütün meşguliyetleri,
kalblerini uygunsuz düşüncelerden korumak ve muhafaza etmektir. Onlar Hakka
davet mevkiinde bulunan kişilerdir. İnsanları Allah'ı tanımaya davet, ederler.
Gönülleri Hakka davet etmekten bir an bile geri durmazlar.
Ey Oğul!
Nefsini itaat altına al ;
Bu zaman âhirzamandır. Nifak çarşısı açılmıştır. Yalan
çarşısı açılmıştır. Münafık, yalancı, deccal kişilerle oturmayınız. Yazık sana
ki, nefsin münafıktır, yalancıdır, kâfirdir, fâcirdir, müşriktir. Böyle olduğu
halde sen onunla nasıl oturuyorsun? Ona muhalefet et, asla muvafakat etme. Onu
bağla, asla salıverme. Onu hapset, zindana at. Kendisine ancak zaruri olan
haklarını ver. Fazla verme. Onu mücahedelerle kahret, itaat altına al!
Ey Oğul!
Dünya ile âhireti biraraya getir ;
Dünya ile âhireti biraraya getir. Her ikisini de aynı yere
koy. Kalbin dünya ve ahiret düşüncesinden arınmış olarak ve çırıl çıplak bir
şekilde Mevlan ile tek başına ol. Allah'tan başka herşeyden arınmadıkça Ona
yönelme. Halka bağlanıp kalarak Haktan ayrı kalma. Bütün bu sebepleri kopar,
at. Allah'a giden yoldaki engelleri birer birer bertaraf et. Bütün bunları
yaptıktan sonra dünya ve âhireti bıraktığın yere var. Dünyayı nefsine ver,
âhireti kalbine koy, Mevlâyı da özünde tut.
Ey Oğul!
Nefis ile birlikte olma.
Hevesinle birlikte olma. Dünya ile de birlikte olma. Öyle
ise hemen günahlarına tevbe et, bir daha işlememeye azmeyle. Onlardan sıyrıl.
Seri adımlarla Mevlana koş. Tevbe ettiğin zaman hem dışın, hem de için tevbe
etmiş olsun. Tevbe, Allah'ın katında makbul kul olmanın temelidir. Halis bir
tevbe ile ve Allah'tan hakikaten haya etmek suretiyle üzerindeki günah
elbisesini çıkar, at.
Ey Oğul!
Derdi sabırla karşıla ;
Sana herhangi bir dert geldiği zaman onu sabır eliyle
karşıla ve devası gelinceye kadar sakin ol. Deva gelince de onu şükürle
karşıla. Bu hale geldiğin zaman peşinen ebedi zevkli safalı bir hayatta
olursun.
Ey Oğul!
Himmetin dünya olmasın ;
Dünyadaki himmet ve gayretin yemek, içmek, giymek, evlenmek,
güzel ve rahat evlerde oturmak, servet toplamaktan ibaret olmasın. Bütün bunlar
nefsin işidir, nefsin rağbet ettiği şeylerdir. Öyleyse kalbe mahsus himmet ve
gayret nedir? Kalb, öz ve sır neye rağbet eder? Onun himmet ve gayreti Allah'ı
aramaktır. Kalbin rağbet edeceği tek şey budur. Senin himmet ve gayretin ve
rağbet edeceğin şey senin için en mühim olandır, sana ehemmiyet verendir.
Öyleyse senin rağbet edeceğin şey, Rabbin ve Onun nezdinde olmalıdır.
Ey Oğul!
Ahiret için hazırlan ;
Sen, ömründen sadece bir gün kaldığını farzet ve ecel
meleğinin geleceğini düşünerek ve ahiret için hazırlan. Dünya hak erenleri için
bir kuvvet kazanma ve pişip olgunlaşma yeridir.
Ey Oğul!
Dünyada ebedî kalmak için yaratılmadın ;
Sen dünyada ebedî kalmak için yaratılmadın. Allah'ın yoluna
uymayan bir yaşayış içindesin. İçinde bulunduğun bu hali hemen değiştir.
Kendini Allah'ın takdirine teslim et. Sonra Onunla birlikte
ol. Nasıl bir binanın önce bir temele, sonra da duvarlara ihtiyacı varsa, her
işin de önce bir temele sonra da bir yapıya ihtiyacı vardır. Senin yolunun
temeli, Allah'ın takdirine teslim olmak, yapısı da Onunla birlikte olmandır. Bu
esasa yapış, ömür boyu, gece gündüz buna devam et.
Ey Oğul!
Tefekkür insanı Allah'a götürür ;
Tefekkür kalbin yapacağı işlerdendir. Eğer kendin için bir
iyilik görürsen, bir iyiliğe nail olursan, Allah'a şükret. Bir kötülük görürsen
de ondan dolayı tevbe et. İşte bu tefekkür sayesinde dinin ihya olur, dirilir,
şeytanın da ölür.
Şöyle denmiştir: "Bir saat tefekkür, bir gecelik
ibadetten hayırlıdır."
Allah'a ulaşma yolunda yine Allah'ın fiillerini delil getir.
Nasıl ki bir sanat eserinden sanatkâra intikal ediliyorsa, Allah'ın muazzam bir
sanatı olan bu kâinata bakmakla da Allah'a ulaşılabilir. Onun için Allah'ın
sanatı üzerinde tefekkür edersen Allah'a ulaşabilirsin.
Hakiki imana sahip olan bir mü'minin iki dış gözü, iki de iç
gözü vardır. İki dış gözü ile Allah'ın yeryüzündeki sanat eserlerini görür, iki
iç gözü ile de Allah'ın göklerde yaratmış olduğu eserleri görür. Bundan sonra
onun gözünden perdeler kaldırılır. Neticede Allah'ın yakın ve sevgili
kullarından olur. Sevgiliden hiçbir şey gizlenemeyeceğine göre, Allah'ın
sevgili kullarından olan bu kişiden de İlâhî sırlar gizlenmez.
Ey Oğul!
Dinini satarak dünyalık elde etme ;
Meşru yoldan ve helalinden alın teriyle kazandığını ye.
Dinini satarak dünyalık elde etmeye ve bu yoldan kazanılmış şeylerle geçinmeye
kalkışma. Helalinden ve meşru yoldan kazan. Bu kazancınla başkalarına ikram et.
Onlara da yedir, içir. Ta ki aradaki sevgi ve kardeşlik bağlarının devamına ve
pekişmesine vesile olsun.
Ey Oğul!
Allah'ı kullarına şikâyet etme ;
Allah'ı kullarına şikâyet etmeye kalkışma. Kullara şikâyetçi
olma. Allah'a şikâyetçi ol. Allah her şeye kadirdir. Ondan başkası ise hiçbir
şeye muktedir değildir. İç sıkıntıları, maruz kalınan musibetleri, mânevi
dertleri ve verilen sadakalarla yapılan iyilikleri gizli tutmak da iyilik
hazinelerindendir. Sadakayı sağ elinle ver. Sol elinin bundan haberdar olmaması
için gayret et.
Ey Oğul!
Dünya seni yutmasın ;
Dünya denizinden sakın. Onda çok kişiler boğulmuş, ancak pek
az kişi kurtulmuştur. O derin bir denizdir. Herşeyi garkeder, kendinde boğar. Ancak
Allah dilediği kullarım ondan kurtarır. Tıpkı kıyamet gününde mü'minleri
Cehennemden kurtaracağı gibi.
Ey Oğul!
Takva güneşiyle beraber ol ;
Bütün fiil ve hareketlerinde tevhid güneşi, şeriat güneşi ve
takva güneşi ile beraber ol. Zira bu güneş, heva ve hevesin; nefsin, şeytanın
ve mahlukata dayanmanın sebep olduğu şirk tuzağına düşmekten seni muhafaza
eder. Bu güneş seni Allah yolunda ilerlerken aceleci olmaktan alıkor.
Ey Oğul!
Aceleci olma ;
Aceleci olma. Zira acele eden hataya düşer, teenni eden de
isabet eder, hedefine ulaşır. Acele etmek şeytandandır, şeytanın işidir. Teenni
etmek de Allah'tandır. Çok kere seni aceleciliğe sevkeden şey, dünyalık toplama
hırsıdır. Rızık ve dünyalık hususunda kanaat sahibi ol. Zira kanaat tükenmez
hazinedir.Sadece kısmetine ve eline geçene razı ol. Kısmetinde olmayandan da
geri dur. Helal ve meşru olandan ayrılma. İşte o zaman zengin olursun.
Allah'tan başka hiçbir şeye ihtiyaç duymazsın. Kalbin mutmain olur, sükûnete
kavuşur, özün saflaşır, berraklaşır. Zararlı duygu, temayül ve ihtiraslardan
arınırsın. Böylece dış gözünde dünya, kalb gözünde ahiret, sır gözünde
Allah'tan başkası değersiz olur.
Ey Oğul!
Aklını kullan ;
Akl-ı selim sahibi ol. Aklını kullan. Acele etme. Şurası
muhakkak ki. acele etmekle eline bir şey geçmez. Acele etmekle ne vaktinden
önce akşamı edebilirsin, ne de sabahı. İstediğini elde edebilmek için sabırla
akşama kadar çalışmıyor, didinmiyor musun?
Ey Oğul!
Allah korkusu her kapının anahtarıdır ;
Önünde kapalı bir kapının kalmamasını istersen izzet ve
celâl sahibi olan Allah'tan kork. Zira Allah korkusu her kapının anahtarıdır,
her kapıyı açar.
Ey Oğul!
Amellerini güzel yap
Güzel ameller işlemekte tembellik etme. Zira tembellik
edenler ebediyen mahrum kalırlar. Bu arada daimi bir pişmanlık da peşlerini
bırakmaz. Amellerini güzel yap. Unutma ki, Allah hem dünya hayatı ile, hem de
ahiret hayatı ile sana karşı cömertlik etmiş, ikramda bulunmuştur.
Ey Oğul!
Allah'ın rızasına dön ;
Dua ipini uzat. Allah'ın rızasına dön. Kalbin itiraz ettiği
halde dilinle dua eder duruma düşme. Dilinle yaptığın duaya kalbin de inansın
ve iştirak etsin.
Ey Oğul!
Kötü kişilerle arkadaşlık etme ;
Kötü kişilerle arkadaşlık etmen, iyi kişiler hakkında kötü
düşüncelere sürükler. Hep kötü insanlarla beraber oldukça iyi ve salih kişiler
seni kötü bir insan olarak görürler.
Ey Oğul!
Dine sarıl ;
Başkaları tarafından uyandırılmadan önce uyan. Dine sarıl.
Dinine sahip kişilerin arasına katil. Onlarla birlikte ol. Asıl insan olanlar
dinine sarılmış olanlardır. İnsanların en akıllısı, Allah'a itaat eden, Onun
dinine, kitabına sarılan ve yaşayışını Allah'ın ahkâmına uygun geçiren
insandır. İnsanların en cahili de Allah'a isyan eden, yaşayışını Onun dinine,
kitabına ve ahkâmına uygun olarak geçirmeyen kişidir.
Ey Oğul!
Cahillerle arkadaşlık etme ;
Cahillerle arkadaşlık ediyorsun, bu durumda onların
cehaletinden sana da bulaşabilir. Ahmaklarla arkadaşlık etmek, aldatıcı bir
arkadaşlıktır. Sağlam inançlı, alim ve ilmi ile amel eden mü'minlerle
arkadaşlık et. Mü'min iman kuvveti sebebiyle diğer insanlara karşı daima neşeli
ve güleryüzlü görünmeye, hüznü de Allah ile kendi arasında gizli tutmaya
muktedir olabilir. Mü'minin hüznü daimidir, çünkü tefekkür eder. Çok ağlar, az
güler.Bunun için Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem, "Mü'min için,
Rabbine kavuşmanın dışında rahat yoktur" buyururlar.Kalb ve gönül ehli ile
arkadaş ol. Onların sohbetlerinde bulun. Ta ki senin de bir kalbin, bir gönlün
olsun.
Ey Oğul!
Şu kimselerle dostluk kur ;
Kendileriyle dünyada sırf dünyalık için arkadaşlık ve
dostluk ettiğin şu kişileri yarın göremeyeceksin. Aranız ayrılacak. Kötü dost
ve arkadaşlarla aran nasıl ayrılmasın ki, sen onlarla Allah için değil,
Allah'tan başka şeyler için dostluk ettin. Eğer insanlarla mutlaka dostluk,
arkadaşlık ve ahbaplık etmen gerekiyorsa, takva sahibi, arif, ilmi ile âmil,
yalnız Allah'ın rızasını isteyen ve Allah'ın nazarında itiban olan kişilerle
dostluk ve arkadaşlık et. Şu kimselerle dostluk ve arkadaşlık kur:
1. Seni Allah'a yaklaştırsın.
2. Seni dalaletten kurtarsın, doğru yola çeksin.
3. Seni dünyaya kulköle olmaktan kurtarsın.
4. Önüne ahiret nimetlerini sersin.
5. Seni nefsin esaretinden kurtarsın, hürriyete kavuştursun.
6. Seni yılanların, akreplerin ve vahşi hayvan tabiatlı
insanlardan kurtarsın, rahata, huzura kavuştursun.
Ey Oğul!
Bütün isteklerin Allah'tan olsun ;
Eğer dünya tasalarından sıyrılmaya gücün yetiyorsa hiç
durma, hemen sıyrıl. Aksi halde seri olarak kalbinle Allah'a koş. Onun
rahmetine yapış. Ta ki kalbinden dünya tasaları çıksın. O her şeye kadirdir.
Her şeyi bilir. Her şey Onun kudret elindedir. Onu kendisine imanla ve
kendisinin marifeti ile doldurmasını iste.Ayrıca sana sarsılmaz bir iman
vermesini, senin kalbinde kendisine ünsiyet peyda etmesini ve senin bütün
uzuvlarını kendisine itaatle meşgul hale getirmesini iste. Bütün bunların
hepsini Allah'tan iste. Kendin gibi faninin önünde zelil durumlara düşme. Bütün
isteklerin Allah'tan olsun, asla başkalarından olmasın. Bütün muamelen Allah'la
beraber olsun ve Allah için olsun, asla Ondan başkası için olmasın.
Ey Oğul!
Allah'a hizmet et ;
Hizmet edersen, hizmet olunursun. Haddi aşmazsan
kurtulursun. Allah'a hizmet et. Onun yolunda ol. Onun yolunu bırakıp da sana ne
zararı, ne de faydası dokunan şu devlet adamlarının hizmetçiliğini yapma. Onlar
şimdiye kadar sana ne verdiler? Kısmetinde olmayan bir şeyi sana verebilirler
mi?
Ey Oğul!
Ahiret endişesini öne al ;
Ahiret endişeni dünya endişesinin önüne al. Eğer böyle
yaparsan her ikisini de kazanır, her ikisinden de kârlı çıkarsın. Dünya
endişesini ahiret endişesinin önünde tuttuğun takdirde, senin için bir ceza
olmak üzere her ikisinden de hüsrana uğrarsın. Dünya sevgisini kalbinden
çıkardığın zaman dünyalık olarak elde ettiğin bir şeyde de bereket olacaktır.
Ey Oğul!
Dünyan ve ahiretin için çalış ;
Mü'min hem dünyası için çalışır, hem de âhireti için.
Dünyası için, ihtiyacı kadar çalışır, kanaat eder. Tıpkı yolcunun ihtiyaç
miktarı azık alması gibi. O dünyadan bundan daha fazlasını almaz. Cahilin bütün
düşüncesi dünyadır, dünyalıktır. Arifin düşüncesi ise âhirettir, Allah'tır.
Ey Oğul!
Günah elbiseni tevbe suyuyla temizle ;
İşlediğin günahlar sebebiyle Allah'ın rahmetinden ümidini
kesme. Din elbisendeki kiri tevbe suyu ile temizle. Bu tevbende hem sebat
göster, hem de ihlâslı ol. Bundan başka din elbiseni marifetullah esansıyla
kokula.
Ey Oğul!
Kalbinle Allah'a dön ;
Dünya bir denizdir, iman da gemidir. Kaptan ise ibadet ve
taatlerdir. Ahiret de bu denizin sahilidir. Kalbinle Allah'a dön. Allah'a
tevekkül eden kişi, Ona dönen kişi demektir.
Ey Oğul!
Kur'ân ile amel et ;
Kur'ân ile amel etmek seni Kur'ân'ın mevkiine'yükseltir,
oraya oturtur. Sünnet ile amel etmek seni Resul-i Ekreme (a.s.m.) yükseltir.
Resulullah, kalbi ve mânevi himmeti ile Allah dostlarının kalbleri çevresinden
bir an bile ayrılmaz. Onların kalblerine Allah'a yakınlık kapısını açar.
Ey Oğul!
Cahil dünyada ferahlanır ;
Cahil dünyada ferahlanır. Dünya nimetleri ile zevk sefa
sürer. Âlim ise dünya hayatını bir fırsat bilir. Manevi mertebelerde yükselme
gayreti içinde bulunur. Cahil kaderle çekişir, ona karşı çıkar; âlim ise kadere
boyun eğer, razı olur.
Ey Oğul!
İbadetine aldanma ;
İbadet ve taatine aldanma. Allah'ın onları kabul etmesini
iste. Şu anda sen Allah'a kulluğunu yapma gayreti içindesin. Olur ki içinde
bulunduğun bu durumdan başka bir duruma düşebilirsin.
Ey Oğul!
Amelini Allah rızası için yap ;
Sana amellerinde ihlas gerek. Amellerini sırf Allah rızası
için yapmalısın. Gözünü, amellerinden ve onlara gerek insanlardan, gerekse
Allah'tan karşılık beklemekten uzak tut.
Ey Oğul!
Ahlakı düşüklerden uzak dur ;
Ahlakı düşüklerden uzak dur. O zaman halis mü'min olursun.
Hükümde hakkaniyet üzere ol. O zaman ilimde halis olursun.
Ey Oğul!
Sofrana fakirleri ortak et
Oruç tut. İftar ederken sofrana fakirleri de ortak et,
onlara de yedir. Tek başına yiyip içme. Böyle yapmayan kimsenin fakir olup
dilenciliğe düşmesinden korkulur.
Ey Oğul!
Herkese iyi niyetli ol ;
Kimseye eziyet etmemeye ve zarar vermemeye gayret et.
Herkese karşı iyi niyetli ol.
Ey Oğul!
Ömrünü hak yolda geçir ;
Sanatı öğrenebilmek için sıkıntıya ve meşakkate katlanmak
zorundasın. En güzel ve mükemmel eseri meydana getirmek için bin kere yapar,
yıkarsın. Eğer ömrünü hak yolda, kendini en iyi şekilde yetiştirmekle harcarsan
Allah senin için hiç yıkılmayacak bir bina yapar.
Ey Oğul!
Kendi nefsine ağla ;
Bu halinden utanmıyor musun? Kendi nefsine ağla, gözyaşı
dök. Zira bu halinle sen doğruya ve başarıya ulaşmaktan mahrum kalırsın. Hiç
utanmıyor, haya etmiyor musun ki, bugün itaatkâr oluyorsun, yarın âsi
oluyorsun. Bugün ihlaslı oluyorsun, yann riyakâr.
Ey Oğul!
Çalış, didin; yardım Rabbindendir ;
Çalışmadan ayağına hiçbir şey gelmez. Bazı şeyler de sana
mutlaka lâzımdır. Çalış, didin; yardım, izzet ve celal sahibi Rabbindendir.
Üzerinde bulunduğun bu denizde hareket et, dalgalar devamlı seni üstte tutacak
ve sahile ulaştıracaktır. Dua senden, cevap vermek Rabbindendir. Çalışmak
senden, başarı Allah'tandır. Kötülükleri terk etmek senden, hamiyet ve gayret
vermek Allah'tandır. İstediğin şeyde dürüst ol, samimi ol, ihlâslı ol. Allah
sana yakınlık kapısını mutlaka gösterecektir.
Ey Oğul!
Kalbinin istemediği dünyalığı bırak ;
Eline bir dünyalık geçtiği ve kalbinin de ondan
hazzetmediğini gördüğün zaman onu bırak, alma. Kalb, iyi ile kötüyü, faydalı
ile zararlıyı, hayır ile şerri birbirinden ayırd etme melekesine sahiptir.
Himmet ve gayretin nisbetinde Allah'ın lütfuna mazhar olursun. Allah'tan başka
ne varsa kalben hepsinden sıyrıl, hepsinden uzaklaş. Ta ki ona yaklaşabilesin.
Ey Oğul!
Kalbini helâl yemekle temizle ;
Helâl yemek suretiyle kalbini temizle. İşte o zaman Rabbini
tanırsın. Lokmanı, elbiseni ve kalbini temizle. İşte o zaman safi, temiz
olursun. Henüz vakit geçmeden kalbinle Rabbine dön. Sen iyi kimselerin
hallerini dilinle anlatmak ve o halleri de kendin için temenni etmekle
yetindin. Tıpkı avucuna suyu alıp yumruk yaparak sıkan kişi gibi ki, elini
açtığı zaman orada bir şey bulamaz.
Ey Oğul!
Karşılık beklemeden hizmet etmeye çalış ;
En iyisi zayıflık zamanında başkalarından bir şey isteme.
Ayrıca sende idrak edemeyeceğin ve başkalarına anlatamayacağın, göremeyeceğin
ve başkalarına gösteremeyeceğin bir hal bulunmamalıdır. Eğer karşılık
beklemeden ve almadan vermeye gücün yeterse hemen yap. Karşılık beklemeden
hizmet edebiliyorsan hemen yap. Allah yolunun yolcuları, yaptıklarını sırf Onun
için, Onun rızasına uygun olarak yaptılar. Allah da, hoşlarına gidecek şeyleri,
dünyada da, âhirette de onlara gösterdi ve gösterecektir.
Ey Oğul!
İhlâs sahibi ol ;
İlim ve irfan öğren ve ihlâs sahibi ol. Ta ki, nifak,
ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik tuzağından kurullasın, ilim ve irfanı halkın
teveccühünü kazanmak ve dünyalık top lamak için değil, Allah'ın rızası için
öğren. İlim irfanı gerçekten Allah rızası için öğrendiysen Onun emirlerini
sevgiyle yerine getirir ve Ona karşı huşu içinde bulunursun. Diğer insanlara
karşı mütevazi olursun.
Ey Oğul!
Rabbine itaatte nefsine muhalefet et ;
Eğer kurtuluş istiyorsan, Rabbine itaatte nefsine muhalefet
et. Nefsinle birlikte olmakta devam ettiğin müddetçe insanları ve diğer
varlıkları tanıyamazsın. Dünya sevgisi ile dop dolu olduğun müddetçe âhireti
tanıyamazsın. Ahiret sevgisi ile dolmadıkça âhirette Rabbini göremezsin. Nefis
devamlı kötülüğe meyillidir, bu onun fıtratıdır, huyudur. Onun fıtratı bu
olunca, artık var, ötesini sen düşün, neler yapmaz ki?
Ey Oğul!
Allah'ın rızasına ulaşmaya çalış ;
Allah'ın rızasına ulaşmaya çalış. O senden razı olmuşsa bil
ki seni sevmiştir. Rızık ve geçim endişesini kalbinden çıkar. Zira sen gönül
huzuru içinde çalıştığın müddetçe sıkıntısız olarak rızkın Allah'tan
gelecektir. Kalbindeki düşünceleri, tasalan, endişeleri at. Bir tek tasan
olsun: O da Allah'a layık bir kul olup olmama endişesi... Bu mertebeye
ulaşabildiğin an diğer bütün tasalarına Allah kâfidir.
Ey Oğul!
Dünyalık için kimseyle çekişme ;
Sakın sakın! Sen sen ol, dünyalık hususunda kimseyle
çekişme, didişme. Kimsenin elindeki kısmete mani olmaya kalkışma. Zira herkesin
nasibi mutlaka kendisini bulur. Eğer kaderde elinden alınması varsa, o da olur.
Bu senin isteğinle olmaz.
Kadere razı olmak; kavga, çekişme ve didişme sonunda
dünyalık elde etmekten daha güzeldir. Zira Allah'ın takdirine razı olmak her
hal ü kârda hayatı güzelleştirir, tatlılaştırır, huzurlu kılar.
Ey Oğul!
Allah'ı kalbin ve kalıbınla an ;
Allah'ı önce kalbinle zikret, sonra da kalıbınla, dilinle.
Onu kalbinle bin defa, dilinle de bir defa zikret.
Ey Oğul!
Ameline güvenme
Sakın ha, amellerine ve mânevi hallerdeki gelişmelere mağrur
olma. Bunlarla övünmeye kalkışma, ucbe düşme.
Zira ucub kişiyi zulme, tuğyana, azgınlığa ve günaha
sevkeder, Allah'ın gazabına uğramasına sebep olur.
Ey Oğul!
İnsanlara baki gözüyle bakma
İnsanlara, baki kalacaklarını sanarak o gözle bakma. Fani
olduklarım bil ve o gözle bak. Hiçbir insan dünyada baki değildir. Bu dünyada
her insan fanidir, gelip geçicidir. Onlara, zarar verebileceklerini veya fayda
getirebileceklerini düşünerek bu gözle bakma.
Ey Oğul!
Allah dostlarına karşı dilsiz ol;
Kur'ân'ı okursun, fakat anlamazsın, anlamadan okursun.
Birtakım ameller işlersin. Fakat ne yaptığını bilmezsin. Ne yaptığının şuurunda
olmadan yaparsın. Bu senin yaptığın ahiret endişesi olmadan sırf dünya için
yapılan şeydir. Bütün bu hallerden sonra bir de kalkar Allah dostlarına hücum
eder, onları çekiştirir, kötülersin. Aklını başına topla, edepli ol,
günahlarına tövbe et. Kusurlarından dön, Allah dostlarına karşı dilsiz ol.
Ey Oğul!
Hiçbir işe gururla girişme ;
Önce kendi nefsinle meşgul ol. Önce kendi nefsine faydalı
ol. Kendi nefsini düzelt, sonra başkalarıyla meşgul ol. Başkalarını
aydınlattığı halde kendini eriten mum gibi olma. Hiçbir şeye gururla, nefsî
duygularınla girişme. Allah bir husus için seni dilemişse seni ona hazırlar.
Eğer halkı senden faydalandırmayı murat etmişse seni onlaragönderir. Sana sebat
verir, insanları idare etme kabiliyeti verir. Onlardan gelecek sıkıntılara
katlanma gücü verir. Halkın faydası için senin kalbine genişlik verir, göğsünü
açar, oraya hikmet doldurur. O zaman sen senlikten çıkar, Allah'ın has ve halis
kullarının arasına girersin.
Ey Oğul!
Kalbini zikre yaklaştır
İki adım vardır ki, eğer bu iki adımı atabilirsen Hakka
ulaştın demektir. Eğer kalbin ve ruhunla dünya ile ahiretten birer adım, nefsin
ve diğer insanlardan da birer adım uzaklaşabilirsen Hakka ulaşmış olursun.
Kalbin ve ruhunla bu zahirleri terk et, işte o zaman Hakka vasıl olursun. Önce
başla, ilk adımı at, bitirmek Allah'tandır.
Sen hemen gerekli alet ve edevatı al. Var, iş kapısının
önüne otur ki, seni çalıştıracak olana yakın bulunasın. Öyle yatağında,
yorganının altında ve kapalı kapılar ardında miskin miskin durma. İş ara,
çalışmak istediğini söyle.
Kalbini zikre yaklaştır. Ona bilhassa, kıyamet gününü, haşir-neşir
gününü hatırlat. Ölümü düşün. Allah'ın mahlukatı nasıl öldürüp, sonra nasıl
dirilteceğini, huzurunda nasıl duracağını düşün. Bütün bunları hiç hatırından
çıkarmamaya devam ettiğin zaman kalbindeki kasvet gider, günah bulanıklarından
temizlenir.
Ey Oğul!
Temeli sağlam olan bina yıkılmaz
Bina sağlam bir temel üzerine oturtulursa yıkılmaz. Yerinde
karar kılar. Sağlam bir temel üzerinde oturtulmadığı takdirde kısa zamanda
çöker. Aynen bunun gibi, sen de kendi halini dinin esasları üzerine oturtursan
hiç kimse ona noksanlık veremez. Herhangi bir tarafından bir gedik açamaz. Eğer
hayâtının dinin esasları üzerine oturtmazsan, dini hayatını bir tarafından
gedik açılabilir, temel çürük olduğu için bir mertebeye de ulaşamazsın.
Ey Oğul!
Sana teslimiyet gerek
Sana teslimiyet gerek. Sebeplere tevessül ettikten ve bütün
tedbirleri aldıktan sonra işin gerisini Allah'a havale etmek gerek. Kendi
gücüne, kendi kuvvet ve kudretine güvenmemek gerek. Allah'ın fiillerine ve
tasarrufuna itiraz etmemek gerek. İnsanları ve kendini Allah'ın iradesine,
tasarrufuna ve fiillerine ortak etmemek gerek.
Ey Oğul!
Kulluğun sohbetine yapış ;
Sana kulluğun sohbetine yapışmak gerek. Kulluğun sohbeti;
Allah'ın emrettiklerini harfi harfine yerine getirmek, yasakladıklarından
bütünüyle uzak durmak, musibet ve felaketler karşısında sabırlı olmak. Bu
meselenin esası tevhiddir, sebattır, temeli sağlam salih ameller bu esas
üzerine oturur.
Ey Oğul!
Allah, sevenlerini dünya ile birarada bırakmaz ;
Allah, kendisini sevenleri dünya ile birarada bırakmaz.
Dünyanın onlara yapabileceği kötülüklerden bir an bile emin olmaz. Onları dünya
ile de, kendisinden başka birşey ile de asla birarada bırakmaz. Daima Allah
onlarladır,onlar da Allah ile... Kalbleri ilelebed Onu zikreder. Hep Onun
huzurundadırlar. Yalnız Ona yönelirler. Allah onların koruyucusudur,
kendileriyle ünsiyet eder.
Ey Oğul!
Nefsinin arzularını ayak altına al ;
Nefsinin rağbet ettiği arzuları ayaklarının altına al,
çiğne. Bütün kalbinle onlardan sıyrıl. Eğer Allah'ın ilminde senin için
onlardan bir şey varsa, vakti, saati gelince sana mutlaka ulaşır. Çünkü
mukadderattan kaçılmaz. Takdir-i ilâhide bulunan her şey mutlaka olur. Allah'ın
ilmi asla değişmez. Kısmetin, vakti saati gelince sana mutlaka ulaşır; hem de
hazırlanmış olarak, yeterli derecede ve güzel bir şekilde. Öyle ise sen onu
zillet eliyle değil, izzet eliyle alırsın.Bununla beraber Allah indinde senin
için züht sevabı da hasıl olur. Allah seni salih kullan cümlesinde kabul eder.
Çünkü sen onu elde etmek için hırs göstermedin, ona kendi arzunla uzanmadın.
Sen kaçtıkça ezelde sana ayrılan rızık peşinden gelir. Âdeta seni kovalar.
Ey Oğul!
Allah dostlarının hizmetçisi ol ;
Allah dostlarının çömezi ol, yaygısı ol, etraflarında
hizmetçi ol. Böyle olmaya devam edersen, işte o zaman hakiki efendi olursun.
Kim Allah için mütevazı olursa, Allah onu dünyada da, âhirette de yükseltir.
Halkın külfetlerine katlandığın ve kendilerine hizmet ettiğin zaman Allah seni
onların üstüne yükseltiyor ve başlarına reis yapıyor. Ya bir de Onun kullarının
seçkinleri olan sıddıklara hizmet edersen neler yapmaz ki?
Ey Oğul!
Allah korkusu kalbde bir bekçidir ;
Hayatının akışını, Allah için nefis muhasebesini yapanların
ve Allah'tan korkanların hayatının akışına zıt olarak görüyorum. Mesela şer ve
fesat ehline yanaşıyor, onlarla hemhal oluyor, onlarla düşüp kalkıyorsun. Buna
mukabil Allah dostlarından ayrılıyor, uzak duruyorsun. Kalbini Allah
düşüncesinden, Allah sevgisinden ve Allah korkusundan tamamen boşaltıp, buna
mukabil dünya ve dünyalık sevgisiyle doldurmuşsun. Bilmez misin ki, Allah
korkusu kalbde bir bekçi, bir aydınlıktır. O, hak ile batıl arasını ayırır,
haklı ile haksızı ortaya koyar.
Ey Oğul!
Ölümü hatırlarsan dünya sevgisi azalır ;
Eğer şu anda içinde bulunduğun hal üzere gidişe devam
edersen, dünya ve âhiret selametine veda edersin. Ölümü hatırlarsan, dünya ve
dünyalıkla mest olman azalır. Dünyalık sahibi olmakla daha az sevinir hale
gelirsin. Buna mukabil züht ve takva yönün artar. Esasen sonu ölüm olan bir
kişi, dünyalığa kavuşmakla nasıl sevinebilir? Resulullah (a.s.m.) şöyle
buyurmuştur:"Her koşanın varacağı bir hedef, bir son nokta vardır. Her
hayat sahibinin varacağı son nokta da ölümdür."
Ey Oğul!
Herşeyin sonu ölümdür ;
Tasaların, neşelerin, zenginlerin, fakirlerin, sertliklerin,
yumuşaklıkların, hastalıkların, acıların; hepsinin de sonu ölümdür. Kim öldüyse
kıyameti kopmuş, onun hakkında uzaklar yakın olmuş demektir. İçinde bulunduğun
her şey hevesten ibarettir. Kalbin, özün ve batınınla, içinde bulunduğun bütün
heveslerden sıyrıl.Dünya belli bir hedefe doğru uzanmaktadır. Âhiret ise belli
olmayan bir ebede uzanmaktadır. Senin dünyadaki hayatın belli bir noktaya kadar
uzanır. Orada biter. Âhiretteki hayatın ise nihayeti olmayan bir ebede
uzanmaktadır.
Ey Oğul!
Dinini dünya karşılığında satma ;
Dinini dünya karşılığında satma. Hükümdarların, devlet
büyüklerinin, zenginlerin ve haram yiyenlerin metaları mukabilinde dinini
satma. Dinini yediğin, yani dünyalık karşılığında sattığın zaman kalbin
kararır. Nasıl kararmasın ki, sen dünyalık karşısında dinini satmakla fanilere
kulluk etmiş oluyorsun.
Ey Oğul!
Marifetullaha koş ;
Marifetullaha koş. Zira hiç şüphe yok ki, marifetullah her
hayrın aslıdır, kaynağıdır. Sen Allah'a olan taat ve kulluğunu arttırdığın
zaman O da sana marifetini bahşeder.
Ey Oğul!
Nefsi kendine hizmetçi yap ;
Hep ön safta bulunmalısın. Zira ön saf cesur erkeklerin
safıdır. Son safta asla bulunmamalısın. Zira son saf korkakların safıdır. Nefsi
kendine hizmetçi yap. Onu işin esasına sevket. İşin zor yanını ve aslını
yapmayı alışkanlık haline getir. Zira nefis ne yüklersen onu taşır. Tepesinden
sopayı eksik etme. Eğer sopayı eksik edersen hemen uyur. Sırtındaki yükleri de
kaldırıp yere vurur. Ona tebessüm bile etme.
Ona hiçbir zaman doyasıya yedirme. Meğer ki, tokluğun onu
azdırmayacağını ve tokluk karşılığında çalışacağını bilmiş olasın. Süfyan-ı
Sevrî hem çok yemek yiyen, hem de çok ibadet eden bir zattı.
Büyük zatlardan biri der ki: "Süfyan-ı Sevri'nin yemek
yiyişini görünce, çok yiyor diye kızardım; fakat namaz kılışını ve ağlayışını
görünce ona gıpta eder, sevgi ve şefkatle bakardım"
Süfyan-ı Sevri'ye, çok yemek yiyişinde uyma, çok ibadet
edişinde uy. Çünkü sen bir Süfyan-ı Sevrî değilsin, onun nefsine hâkim olması
gibi sen nefsine hakim olamazsın.
Ey Oğul!
Bütün haramları terk et
Bütün haramları terk etmek için gayret et. İmanının ve
sarsılmaz bilgi ve inancının kuvvetli olduğu anlarda her şeyde züht sahibi ol.
İşte o zaman Allah'ın âbid kullarından olursun.
Ey Oğul!
İmana ve marifetullaha sahip ol
Sen halis nefisten ve hevesten ibaretsin. Yabancı kadınlarla
oturuyorsun, sonra da, "Ben onlara aldırış etmem, benim kalbin temiz"
gibisinden laflar ediyorsun.Yalan söylüyorsun. Senin bu davranışını şeriat da
tasvip etmez, akıl da. Bu hareketlerinle ateş üzerine ateş, odun üzerine odun
yığıyorsun. Bunu için önce imana ve marifetullaha sahip ol. Allah'a yakınlığı
kuvvetlendir. Sonra da halka tabip ol, iman ve güzel ahlak doktoru ol. Kendisi
âmâ, kör kişiyi düşün. Böyle birisi insanların gözünü nasıl tedavi eder? Sağır
dilsiz olan kişi insanlara nasıl öğretmenlik eder?
Ey Oğul!
Kalbin ne zaman temizlenecek?
Kalbin ne zaman saflaşâcak, temizlenecek? Özün ne zaman
arınacak? Sen halkı Allah'a ortak tanıyorsun. Allah'a ait birtakım tasarrufları
kullara mal ederek Ona şirk koşuyorsun. Sen nasıl felah bulacaksın ki, her
gece, ertesi gün kime gideceğini, kime şikâyet edeceğini ve kimden birşeyler
isteyeceğini kararlaştırmakla meşgul oluyorsun. Kalbin nasıl arınabilir ki? O
tevhidden yana tam takırdır.
Ey Oğul!
Önce kendi imanını kuvvetlendir
İmanının zayıf olduğu zamanlarda bilhassa kendine yönelmeli,
kendi üzerine eğilmelisin. İmanını iyice kuvvetlendirdiğin an derhal ortaya
çık. İman hususunda önce aile efradına, sonra da diğer insanlara yardımcı ol.
Sakın ha, kendin takva zırhını giymeden ve iman miğferini kalbinin başına
geçirmeden ortaya çıkma. Bu arada elinde tevhid kılıcı ve sadağında duaya
icabet okları bulunsun. Tevfik atına binmiş ol.
Düşmana hücumu, gereğinde geri çekilmeyi, darbe indirmeyi,
gürz, kargı ve mızrak kullanmayı da öğrenmiş bulun. Bütün bunları yaptıktan
sonra Allah düşmanlarına karşı çık. İşte o zaman sana dörtbir yandan yardım
yağar. İnsanlan şeytanın elinden alır, Allah'ın kapısına götürürsün.
Ey Oğul!
Her namazı veda namazı olarak kıl ;
Uzun emellerini kısalt. Hırsını azalt. Her namazı veda
namazı olarak kıl. Sanki bir dahaki namaz vaktine kadar çıkamayacakmış şekilde
kıl. Yiyip içmen veda yiyip içmesi olsun. Aile efradının arasında bulunuşun
veda bulunuşu olsun. Mü'min kardeşlerinle buluşman veda buluşması olsun.
Kalbine hep eğreti olduğunu, daima veda etme halinde bulunduğunu iyice hakket,
kazı. Kaderi başkasının elinde bulunan kişi nasıl veda halinde olmasın? Zira
insan yarın ne olacağını, işlerinin nereye varacağını, kaderinin kendisine
neler getireceğini bilmemektedir.
Ey Oğul!
Bela gelmeden önce Rabbinden kork ;
Eğer bela gelmeden önce Rabbinden korkar, Onu zikreder, Onu
tevhid eder ve Ona yönelir durumda bulunursan, daha sonra belâ kapısına
düştüğünde Rabbin o belâya hitaben şöyle der: "Ey ateş! İbrahim'e serin ve
selâmetli ol."( Enbiya Sûresi, 69.)
Ey Oğul!
Allah'tan başkası ile meşgul olma ;
Allah'a sarıl, Ondan başkası ile meşgul olma. Ev Onun evidir,
rızıklar Onun yarattığı rızıklardır. Ezelde insanların rızıklarını O takdir ve
tayin etmiş, sonra zamanı gelince yeryüzünde yine O yaratmıştır. Melekler senin
rızkını sana ulaştırmakla vazifelidir. Hayır Allah'tandır.Allah'a giden yolun
başlangıcı hoşa gitmeyen şeylerle doludur. Cennetin etrafı hoşlanılmayan
şeylerle doludur. Cennetin çevresi böyle olunca Allah'ın yakınlığının çevresi
nasıl olmaz?
Ey Oğul!
Kabir senin için bir yol olsun ;
Allah'tan başka şeylerle kalben bağlanmaman gerektir. Ölüm
gelince seni her şeyden ayırır. Sana yakın olan her şey ölüm gelince seni terk
eder. Öyleyse onlar seni terk etmeden sen onları terk et. O senden ayrılmadan
önce sen onlardan ayrıl. Böylece kabir senin için bir yol olsun, bir geçit
olsun.
Ey Oğul!
Ölmeden önce öl ;
Ölmeden önce öl. Hem kendinden geç, hem de onlardan. İşte o
zaman dirilir, gerçek hayata kavuşursun. O zaman Hak ile ebedî hayata
kavuşursun. Görünüşte ölü gibi olursun, fakat kaderin eli sende olur.
Bu mertebeye ulaşmak nasip olursa, Allah'ın yakınlığı
sebebiyle hayat gelir, ilim gelir. Artık o kimsenin elinden dünyevi birtakım
ikballer uçup gitse de aldırış etmez. Kıyamet kopmuş veya kıyameti kopmamış,
ölüm varmış veya yokmuş onun için birdir. Çünkü onun tek bir meşgalesi vardır,
o da Hakka kavuşmaktır. Allah'la meşgul olmakla dünya meşgalelerinden sıyrıl.
Bunu, kalbini temizleyerek, içini temizleyerek, nefsinle mücadele ederek ve
şeytanla savaşarak yap, Allah'ı ara, Ona yönel.
Sen bugünün çocuğusun
Ey Oğul!
Sabaha çıktığın zaman nefsine akşamdan bahsetme; akşama
çıktığın zaman da sabahtan söz etme. Zira sabahtan akşama, akşamdan da sabaha
çıkıp çıkmayacağını bilmiyorsun. Dün, lehinde ve aleyhinde şahitlerle geçip
gitmiştir, bir daha geri gelmez; yarına da erişip erişmeyeceğini bilmiyorsun.
Sen bugünün çocuğusun, içinde bulunduğun anın çocuğusun, Bunun için içinde
bulunduğun anı en iyi değerlendirmeye bak.
Ey Oğul!
Kendinden başkasını kötüleme ;
Kendinden başkasını asla çirkin görme, kötü ilan etme. Ta
ki, amellerin güzel olsun. Bir şeyi iyi ve güzel ilan etmek de, kötü ve çirkin
ilan etmek de şeriatın işidir, akılların işi değildir.Vicdanın fetvası müftünün
fetvasına da hükmeder, müftünün fetvasını da fetva verir. Zira müftü fetvasını
bir çeşit içtihadına dayaranak verir. Kalb ise ancak azimetle fetva verir.
Kalbin fetvası Allah'ın rızasına uygundur.
Ey Oğul!
Ahiret hayatı ise hiç bitmez ;
Allah'ı anman, kalbini Ona yaklaştırır. Onun yakınlık evine
girersin. Ona misafir olursun. Misafire ise ikram edilir. Hele bu misafir bir de
hükümdarın misafiri olursa...
Kâinatın sahibi olan gerçek hükümdarı bırakıp da fani
varlıklarla meşgul olman daha ne zamana kadar sürecek? Yakında o fani mülk
senden ayrılacak, ahiret hayatın başlayacak. O zaman dünya hayatının hiç var
olmadığını, sanki orada hiç yaşamadığını sanacaksın. Ahiret hayatı ise hiç
bitmez.
Ey Oğul!
Nefsine açlık sopası ile vur ;
Nefsine açlık sopası ile vur. Onun arzulara, zevklere ve
batıl şeylere meyletmesine mani olmak suretiyle vur. Kalbine Allah korkusu ve
nefis muhasebesi sopasıyla vur. İstiğfarı nefsinin, kalbinin ve özünün âdet ve
alışkanlığı haline getir. Zira bu üçten herbirinin kendisine mahsus birtakım
günahları vardır. Her hal ü kârda onları Allah'ın emrine uymaya mecbur tut.
Ey Oğul!
Daima Hakkın huzurunda ol ;
Musibetler üzerine yağdığı halde bile daima Hakkın huzurunda
ol. Sen Onun sevgisinin basamağında duruyorsun. Bu halini hiç bozma. Fırtınalar
seni yıkmasın, süngüler seni delmesin, sana dehşet vermesin. Bu takdirde öyle
bir makamda bulunursun ki, orada faniler yoktur, dünya yoktur, ahiret yoktur,
haklar yoktur, hazlar yoktur, elem yoktur, zeval yoktur, Allah'tan başka hiçbir
şey yoktur. Fanileri görmek ve aile efradının geçimi sana dert olmaz. Nail
olduğun nimetlerin azlığı veya çokluğu, övülmek veya sövülmek, ikbale kavuşmak
veya düşmeklebu halini değiştirme. İşte o zaman insanların, cinlerin,
meleklerin ve diğer varlıkların idrakinin üstünde Allah'la birlikte ;
Ey Oğul!
Beni nasıl sevmezsin?
Beni nasıl sevmezsin? Ben seni senin için, senin iyiliğin,
senin menfaatin için istiyorum. Kendim için istemiyorum. Senin faydanı
istiyorum. Senin şu katil, aldatıcı dünyanın pençesinden kurtulmanı istiyorum.
Onun peşinden daha ne zamana kadar gideceksin. Siz onun peşinden kendisini
takip ederken o, yakında ansızın geri dönecek ve sizi katledecek.
Abdülkadir Geylani Hazretleri